29 Ağustos 2009 Cumartesi









"Dağ tepesinde bir çam olamazsan



Vadide bir çalı ol; fakat



Dere kenarındaki en büyük çalı sen olmalısın;



Ağaç olamazsan çalı ol.



Çalı olamazsan bir ot parçası ol.



Bir yola neşe ver;



Bir mis çiçeği olamazsan bir saz ol,



Fakat gölün içindeki en canlı saz sen olmalısın.



Hepimiz kaptan olamayız, tayfa olmaya mecburuz,



Burada hepimiz için bir şeyler var.Yapacak büyük işler var, küçük işler var.



Yapacağımız iş, bize yakın olan iştir.



Cadde olamazsan patika ol,



Güneş olamazsan yıldız ol.



Kazanmak veyahut kaybetmek ölçü ile değildir.



Sen her neysen onun en iyisi olmalısın. "






Benim sevgili öğretmenim. Subay çocuğu olarak 5 yıllık ilkokul hayatımda 5 okul değiştiren ben, sizi ancak 5. sınıfta tanıyabilmiştim. Okula okumayı kendi kedine öğrenerek gidip de 5. sınıfa kadar üzerine neredeyse hiçbirşey koyamamıştım. Büyünce ne olacaksın diyenlere ev hanımı diyordum. Sen sevgili öğretmenim, benim ufkumu açtın, beni kitepların büyülü dünyası ile tanıştırdın, bana hayaller kazandırdın. Bu şiiri ezberletmekle kalmadın, kimbilr kaç kere okuttun. İnternette gezerken buldum dün bu şiiri, hala aklımda, unutmamışım. O günler geldi aklıma, sen geldin. Hayattaysan kulakların çınlasın, Hakkın rahmetine kavuştuysan nur içinde yat sevgili öğretmenim Resmigül Aktürk.

24 Ağustos 2009 Pazartesi


Sevgili blog,

Gebeligim 18. haftaya ulast1. Allah'a sükür hersey yolunda. Bu arada bebegimiz erkekmis.Allah biliyor ki, kalbimde en ufak bir deigisiklik olmad1. Cevremdeki insanlar1na da verdikleri abart1l1 tepkileri anlayabilmis degilim. K1z annesi olman1n bir kad1n için gerçekten çok büyük bir nimet oldugunu düsünüyorum. Bakal1m Allah nasib ederse oglan annesi olmak nas1l bir sey görürüz.
Karn1mda ufak tefek hareketlenmeler baslad1. Genelde aksamlar1 dinlenirken alg1layabiliyorum. Bu hissi özlemisim. Anne olanlar bilirler, dogumdan sonra en çok özlenen seylerden biridir karn1n icindeki k1p1rt1lar.
S1mdilik oruc cok fazla etkilemedi. Etkilemezse devam ederim. Bu arada merak edenler varsa diye soyluyorum: son 3 ayda oruc bebegi etkiler. Ilk 3 ayda da bulant1lar1 artt1rabilir. Ama orta donemde anne aday1 etkilenmiyorsa sak1ncas1 yoktur. Bu aralar gebe hastalar1m1n en çok sordugu soru bu. Tabi malesef bizim pek çogu dinle imanla alakas1 olmayan meslektaslar1m1z, bilimsel hiçbir dayanag1 olmadan oruç laf1n1 duyar duymaz kesinlikle hay1r diyorlar. Bu da insanlar1n kafalar1n1 kar1st1r1yor.
Haz1r egitime baslam1sken severek izledigim "Cocukla çocuk" gebelik ve hipotroidi hakk1nda bilgi istemis. Gebelikte tiroid bezinin anormal çal1smas1, hem bebegin gelisimini hem de gebelik sürecini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle gebeligin ilk kontrol muayenesinde tüm anne adaylar1 troid fonksiyon testleri ile taranmal1d1r. Hipotroidi tespit edilirse, troid bezini az ürettigi hormon, ilaç olrak verilir: etrox,levatron vs. Bu ilaçlar kan düzeyleri ile dozlar1 ayarland1ktan sonra gebelik boyu kullan1l1r. Her ay tsh ve free t3 denen testler yap1lmal1d1r. Anneden geçen antikor denen maddeler dogumdan sonra bebekte de geçici olarak hipotroidiye neden olabileceinden dogumdan 1 hf sonra mutlaka bebegin troid fonksiyonlar1 kontrol edilmelidir.
Hipertroidi tespit edilirse, propil tiyo ürasil( propisil) denen ilaçla tedavi baslar, bu ilaç malesef bebek üzerin yan etkiler olabilen bir ilaçt1r. Fakat hipertroidinin anne ve bebek üzerine olas1 yan etkileri daha fazla oldugu için kullamak gerekir. Daha detayl1 bilgi isteyen yorum gönderbilir.
Bu arada blogger1n ingilizce sitesinden kayda girebildigim için Türkçe karakterler düsmüyor. Can s1k1c1 bir durum ama ne yapal1m simidilik idare edecegiz.

14 Ağustos 2009 Cuma



Sevgili blog,



Nihayet kavuştum sana. Günlerdir şu malum "blogger'a erişim engellenmiştir" engelini nasıl delerim diye debeleniyorum. Bilgisayardan bu kadar anlıyorum işte. Neyse ki severek takip ettiğm "mutfakta zen" in önerdiği yol işe yaradı. Benim gibi yasak madurları varsa duyurulur.



Kızlarım bir haftadır annanelerinin yanında yazlıkta. Ev suyu çekilmiş değirmen gibi. Sabahları onları koklamadan işe gelince bitkin ve keyifsiz oluyorum. İnanırmısınız bir haftadır yemek yapmak bile içimden gelmiyor. Oysa mutfak benim en büyük zevkim. İşten gelip yıkanıp arındıktan sonra doğru mutfağa. Keserken , karıştırıken, tadarken kafamı dağıtırım. Hiç ölçüm tarifim de yoktur. Tadına, kokusuna, kıvamına göre ayarlarım malzemeyi de, dozunu da. Allah'a çok şükür kendi tarzıma göre bir mutfağım var. Oturma odası ile beraber olduğundan hem yemek yapıp hem sağa sola laf atmak, çocukların derslerini takip etmek, televizyona kulak misafiri olmak ta mümkün. Büyük kızım tam benim kafadan. Hem becerikli, hem gurme. Eline bıçaktı, kaşıktı pek yakışıyor. Küçük de abladan geri kalmaz. Anlayacağınız bizim ev yaşantımızın çoğu mutfakta geçiyor. Sevgili eşim sağ olsun, yemek konusunda hiç eziyet etmez. Ama güzel bir sofrayı da iltifatsız bırakmaz. Eh eskilerin deyişi ile marifet de iltifata tabidir. Velhasıl bir haftadır mutfağın da tadı yok.

Neyse ki bu gün dönüyorlar. İnşallah keyifli mutfak anları tekrar başlayacak..

Bu arada zevkle takip ettiğm mutfak siteleri aşağıda takip etmek isteyenlere duyurulur:



mutfakta zen

portakal ağacı(sahi kaç zamandır nerede ?)

tarçının mutfağı

kedili mutfaklar

ev cini

kuzine

neşeli yemekler

organiğin gücü adına

yoğurtland