27 Şubat 2009 Cuma






Sevgileri yarınlara bıraktınız,

Çekingen tutuk saygılı

Bütün yakınlarınız sizi yanlış tanıdı;

Bitmeyen işler yüzünden

Siz böyle olsun istemezdiniz

Bir bakış bile yeterken anlatmaya herşeyi

Kalbinizi dolduran duygular kalbinizde kaldı

Siz geniş zamanlar umuyordunuz

Çirkindi dar vakitte bir sevgiyi söylemek

Yılların telaşlarda bu kadar çabuk

Geçeceği aklınıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde açan çiçekler vardı

Gecelerde ve yalnız

Vermeye az buldunuz yahut

Vakit olmadı.




Behçet Necatigil.(Şiir için GeCe'ye teşeekürler)

24 Şubat 2009 Salı


Bu Japon çizgi filimlerini hiç hazzetmiyorum. Bir kere insana benzemiyor kahramanları. Küçücük ağız, suratın yarısını kaplayan koca gözler, oransız vücut yapısı.. Çizgi flimde konu olsa içim yanmayacak . Baştan sona abuk sabuk. Savaşlı, döğüşlü, sihirli, perili bir yığın saçmalık. Benim küçüklüğümde konulu, duygulu, sıcacık çizgi filimler vardı. Yaşı bana yakın olanlar mutlaka hatırlar: şeker kız, küçük prenses, esteban, uçan kaz... Hala hatırlarım. Eşimle aynı yaşta olduğumuz için o da bilir bu çizgi filimleri. Konu açıldı m pek tatlı bir nostalji başlar evde. Şimdilerde çok güzel animasyonlar var. Çoğunu ailecek zevkle izliyoruz. Nemo, Shrek, Madagaskar gibi. Ama bu Japon çizgi filimlerini olabildiğince çocuklarımdan uzak tutmaya çalışıyorum.

20 Şubat 2009 Cuma



Harika bir kitap. Çocuklara yatarken kitap okumak bizim bir türlü oturtamadığımız," bu gün çok yorgunum" ların arkasına saklanarak atlattığımız bir işti. Bu kitaba başaldığımızdan beri çocuklarda adeta bağımlılık yaptı. Onlar her gece israrla talep etmeye başalyınca, biz de sıraya koyduk: Bir gece ben, bir gece babaları. Başta anlamazlar, takip edemezler diyordum ama, pek de güzel takip ediyorlar. Kitap masalsı bir dille yazılmış .Özellikle peygamberimizin( aleyhisselam) çocuk sevgisi vurgulanmış. Herkese tavsiye ediyorum.


Bu sahneyi her gün yaşıyorum. Aslında ne kadar muhteşem bir an . Bir insanın, yeni bir hayatın start anı. Göbeğini kesiyoruz ve ilk nefes, ilk ses... Annenin yüzünde derin bir rahatlama...Düşünüyorum bazen: az önce kurdele keser gibi açılışına vesile olduğum bu insan neler yaşayacak ? Parlak bir geleceği mi olacak , sefil bir hayatı mı sürükleyecek ? Daha yaşanılabilir bir dünyaya mı gözlerini açtı, savaşlarla mı büyüyecek ? Kazanabilecek mi sonsuz mutluluğu, ziyan mı edecek kendisine verilen bu büyük hediyeyi ? Dua ediyorum sonra. Allahım, bu yavruya , benim yavrularıma ve tüm yavrulara iyi günler göster diye..İşimi seviyorum...

13 Şubat 2009 Cuma

Bendeniz şiiri çok severim. En sevdiğim şairlerin başında İbrahim Sadri gelir. Sanki söylemek istediğimde söyleyemediğimi söyler tok sesiyle. üniversite yıllarımdan beri kasetlerini kaçırmam. Ama bazı şiirleri var ki onların anlamı değeri daha bir başka benim için. Aşağıdaki şiirini gözlerim kapalı, bir sabah serinliğnde, ıslak otların üstünde, biraz üşümüş ama iliklerime kadar açık olarak dinlerim.


ÇAYIR ÇİMEN
Üzerimizde bulut altımızda çayır çimen ..
Düş yaprağı kuzukulağı tulumpeyniri tadı.
Islak otların üstüne yayıldın mı he babam
Sultan süleyman'ı sen olmaz mısın Şu üç kuruşluk dünyanın?
Aklından nice sevda nice afi
Nice fiyaka bir gelir geçer ki..
Tut bir kavaldır memleket
Bir hoyrat
bir bozlak
bir kırık hava
Bir ayrılık hikayesidir ki
Kırk yıldır söylenir bu dağlarda
Bu dağların eteklerinde.
Senin türkü dediğin yakılır bu toprakta
Senin yürek dediğinin şavkı düşer akan ırmağa
Yani üstte bulut altta çimen Yani yüreğin de geniş için de.
Bir kan davası kadar tuhaf
Bir sevda öyküsü kadar
İçerden yaşamaktır hayatı burda olmak..
Burda olmak burda:
Seher yeli estiğinde hışırtılarım dinleyebileceğin
Çimenlerin koynunda..
Burda olmak burda:
Ayağına dikenlerin batacağı bir dere kenarında..
Burda olmak burda:
Kendi tarihinin ve kaderinin yazıldığı şu toprakta..
Bir kasketin olsun.
Bir kehribar tesbihin.
Bir gümüş tabakan.
Bir çakın.
Bir cep aynan.
Bir tarağın.
Bir mintanın.
Bir mendilin.
İki elin ve iki ayağın
Dik durup boyun eğmeyeceğin
Buğday başaklarım sevebileceğin,
Ve kerem gibi ferhat gibi
Mecnun gibi kamber gibi
Ağıtlar düzebileceğin bir enginliğin..
Ya aslı gibi şirin gibiLeyla gibi arzu gibi
Bekleyen mütevekkil onurlu ve civan yanların?
Onları da görelim..Onları da anlat..
Onları da düz
Bir tesbih gibi bu akşam rüyalarımızın önüne..
Bu akşam rüyalarımızın önüneKöroğlu'nu bolu beyini çıkar.
Yıldızların altında bir yayla sofrasında
Bizim için hikayelerin büyülü sandığını aç.
Sazının teline dokun.
Yüreğimizin ince lifine ..
Ruhumuzun yansıyan suretine sür sözlerini..
Suya suretimizi düşür.
Bir varmış gibi yapalım kendimizi bir yokmuş gibi..
Bizi götür bizi al..
Hayber kal'asındanHz. Ali'nin bütün cenklerinden bahset.
Muskalarımızı hamayıllarımızı yazan
Hocalarımızın imamlanmızın dualarını serelim
Ve onlara dayanıp uykuya varalım..
Bir düş içinde..
Bir düş içine..
Sevelim..
Kuş kanadında bizim de bir hikayemiz olsun..
Bizim de bir yunusumuz
Bir hacıbektaşımız
Bir bayramvelimiz
Bir köroğlumuz olsun..
Biz de tekkeden içeri eğri odun komayalım
Biz de Ethem gibi savurup malı
Saraylarımıza bir de dağlardan bakalım..
Önce çayırı önce çimeni tutalım aynaya.
Sureti görünen suya düşen kadim bir hikaye değil mi?
Kadim bir sızı gibi
Hep orada o toprak damlı evlerin altında yaşanan..
İyi ki yıldızlar görünüyor ama.
İyi ki dağlarda kartal yuvaları oluyor.
İyi ki kekik kokulu rüzgarlar esiyor sabah olunca.
İyi ki ete kemiğe bürünüp yunus diye görünebiliyoruz
Sırrınca.
Daha ne olsun be ahretlik.
Hayatın hepsi bu işte..
Üzerimizde bulut
Altımızda çayır çimen
.Düş yaprağı kuzukulağı tulumpeyniri tadı.
Islak otların üstüne yayıldın mı he babam
Sultan süleymam sen olmaz mısınŞu üç kuruşluk dünyanın?