17 Ağustos 2010 Salı

sıcakkkkk



Ağustos başına kadar Adana'nın söylendiği gibi çok da sıcak ve nemli olmadığını düşünüyordum. 15 gündür insanların nem derken neyi kastettiklerini anladım. Kafamızı balkona bile çıkaramıyoruz. Camı açınca banyonun kapısını açmış gibi sıcak, ıslak, kadifemsi bir buhar yüzünüze yapışıyor. Fin hamamı gibi..evdeki 2 klima 24 saat çalışıyor. Kliamalar sanki hiç dinlenmeye geçmiyor. Hal böyle olunca bir elektrik faturası geldi ki dudağımız uçukladı:530 lira..
Bu nem nasıl dağılacak aklım almıyor. İnşallah afatlı yağmurlar ile olmaz.

Dönüş için geri sayım başladı. İnşallah bayramın 3. günü İzmir'e uçuyoruz. Bebekle uçak yolculuğu deneyimimi dönüşten sonra yazarım inşallah.

Ramazan sabrıyla geldi çok şükür. Tutmasam mı, sütüm azalır mı ? derken gözümü karattım. Allaha şükür iyiyiz azalma yok sütte.Ek gıdalara da alıştık. Sabahları kahvaltı mamamız : Çok az süte 4 adet bebek bisküvisi, 2 kaşık labne peyniri, iyi haşlanmış bir yumurta sarısı. Günde iki öğün meyve püremiz: şeftali, muz, elma ve bir de karpuz suyumuz var. Yoğurdu sevmedi oğlum. Evde mayaladım, değişik markaları denedim, hatta içine azıcık reçel bile koydum, faydası yok. Damak tadına saygı duymak zorundayız çaresiz.

Adana en çok kızlara yaradı.Kızlarım yaz boyu yüzmeye gittiler. AYAS(Adana yüzme atlama spor klübü)ne devam ettiler. Büyük kızım yüzme biliyordu, ama boğulmayacak kadar. Şimdi pek güzel stilli yüzüyor. Küçüğüm havuza bile atlamaya korkuyordu. Balıklama atlamayı öğrenmiş, severek ,istiyerek yüzüyor.

bir dönemin sonuna geliyoruz. Bizim için çok farklı bir yaz oldu. Çocuklarımla doya doya vakit geçirdim. Ama işimi de, İzmir'i de ,ailemi, arkadaşlarımı da çok özledim.