13 Ekim 2011 Perşembe

imdat, yine proje ödevi !!!



Bizim zamanımızda dönem ödevi diye bir şey vardı. Her iki dönemde birer kez olmak üzere senede 2 kez yapılırdı. Şimdi her hafta sonu, hem de farklı derslerden , yani birden çok proje. Evet, bazı konular gerçekten eğlenceli, renkli, resimli.. Fakat evde 2 okullu çocuk olunca şimdiden daral geldi bana. Bıraksan tek başına yapsın, saatler geçecek. Bazı ödevleri özellikle "anne- babalarınızla beraber yapın" diyerek veriyor öğretmenler. Malzeme deseniz, ev küçük bir kırtasiye dükkanı mübarek. Renk renk kartonlar, el işi kağıtları, pritler, bantlar, boyalar, delgeçler, şekilgeçler, zımbalar, raptiyeler havalarda uçuşuyor.Oysa zaten 2 gün tatilimiz var( o da nöbet-icap yoksa) bırakın da biraz dinlenelim, gezelim, yürüyüş yapalım... değil mi ama ?...

11 Ekim 2011 Salı

SÜTTEN KESME



Oğluşum artık 22 aylık. Sütten kesme zamanı yaklaşıyor. Yaklaşıyor, ama nasıl ?...O kadar çok keyif alıyor ki, kıyamıyorum. Tabi tek mutlu olan o değil; eşime göre "kim daha çok keyif alıyor belli değilmiş". Kızlarıma bu kadar uzun süt veremediğim için kendimi suçlu hissediyorum bazen. İkisinde de sütüm kesildiği için, emzirme kendiliğinden bitmişti gerçi, ama itiraf edeyim, ben de çok üzerinde durmamıştım. İşte hep diyorum ya yaş ilerledikçe hayata bakış tarzı değişiyor. Çok şey kaçırmışım. Hele geceleri, koyun koyuna yatıyoruz. Yumuşacık ayakları bacaklarıma deyiyor, saçlarını okşuyorum, mis gibi kokusunu içime çeke çeke, öpe seve uyutuyorum. Anlayacağınız hiç şikayetçi değilim. Ama her sabah yamuk yumuk yatmaktan tutulmuş kalkıyorum. Sonra, bana çok bağımlı oldu. Doğduğundan beri tek bir gece bile ayrılmadık. Ne kongreye gidebildim, ne de şöyle bir- iki gecelik bile olsa çocukları bırakıp bir kaçamak yapabildik. Artık yavaş yavaş normale dönme zamanı geldi. Ama nasıl ?...Bir süredir internette bakmadığım blog kalmadı. Memeye bant yapıştıranlar, acı sürenler, salça sürenler... Galiba bant en mantıklı.. Başarılı olursam sonuçlarını yazarım..

10 Ekim 2011 Pazartesi

gözyaşı




Dışarıda yağmur var. Gökyüzü kurşun rengi. Televizyondan cenaze törenini izliyorum. Sözün bittiği, herşeyin anlamsızlaştığı an. Samimiyet, hüzün, teslimiyet.. Böyle bir evlat yetiştiren annenin mekanı cennet olur İnşallah.

tehlike çanları çalıyor






Geçen hafta Yamanlar Koleji'nde ilkokul 5. sınıflara "doğru beslenme" konulu bir seminer verdim. Fen bilgisinde ilk ünüteleri beslenme konuluydu ve gerçekten yaşlarına göre gayet kapsamlı olarak konu ele alındı. Ben de beslenme yanlışlarının gerçek hayata nasıl yansıdığından ve klinik sonuçlarından bahsettim. Bol resimli, renkli güzel bir ders oldu. Çocuklar çok ilgi gösterdiler, sorular sordular ve bol bol güldüler. Sağlık bakanlığı özellikle çocuklarda doğru beslenme ve obesite ile mücadele konusunda seferberlik başlatmış durumda. Bu bağlamda bir dizi çalışma hazırlanmış. Bu konunun okul düzeyinde bu kadar güzel işlenmesi de çok olumlu. Canı gönülden destekliyorum.


Kadın-doğum hekimi olarak polklinikte bizi en çok zora sokan konulardan biri obesite. Genç kadınlarda adet düzensizlikleri , polikistik over, gebe kalamama gibi sorunlara yol açarken gebelik döneminde iş daha da ciddi boyutlara gidiyor. Obes olarak gebe kalma ya da gebelikte aşırı kilo alımı gebelik şekeri, hipertansyon, iri bebek doğurma, erken doğum , sezaryen oranlarında artış gibi çok ciddi sorunlara yol açıyor. Doğumdan sonra ise annelerin büyük kısmı eski kilolarına dönemiyor, hatta üstüne ekliyor. Bütün bu sağlık problemlenin çözümünde doğru beslenmenin yattığı çok açık. Doğru beslenme ise ancak küçük yaşlarda edinilen bir alışkanlık. Elbette sonradan bazı şeyleri değiştirmek mümkün, ama alışkanlıkları kırmak, yaşam tarzını değiştirmek hiçte kolay değil. Bunun için tabi önce kendimiz örnek olmalıyız. Araştırmalar gösteriyor ki, bir gıdayı çocuğun yiyebilmesi için en az 20 kere anne-babasının o gıdayı severek tükettiğni görmesi gerekiyor. Yani sözle, nasihatle değil; yaşayarak örnek olmak durumundayız. Bu demek oluyor ki, üşenmeyeceğiz. Pazar pazar gezip tazecik meyve sebzeleri alacak, kolları sıvayıp mutfağın yolunu tutacağız. Her güne farklı, dengeli mönüler oluşturacağız. Kalori dengesini, süt ürünlerini,vitamin ihtiyacını düşüneceğiz. Sabahları 15 dakika erken kalkıp kahvaltı hazırlayacak, ama mutlaka kendimiz de kahvaltı edeceğiz. Ellerine 2-3 lira sıkıştırmak yerine hergün, üşenmeden farklı bir beslenme çantası hazırlayacağız. Akşam olunca da benim gibi yorgunluktan sızıp kalacağız....