19 Mart 2009 Perşembe

Sevgili blog,

Şu anda saat gece 1. Ben hastanedeyim ve hala sinirden elim ayağım titriyor. Yaklaşık 2 saat evvel telefonum çaldı. Arayan sevgili ebem. Sancılı gebe başvurmuş. Muayene etmiş doğumu yakınmış, iyi şu ana kadar anormal bir durum yok. Yok da ebemin sesi ağlamaklı. Hastanın eşi yapmadığı terbiyesizliği bırakmamış. Hastaneye yatış yaptırması gerekiyor, yaptırmıyor. Bu işlemler yapılmadan doktor çağırılamaz deniyor, hasta yakını ebemin üzerine yürüyor, olmadık hakaretler ediyor. Hastane güvenliği gelmiş , yetkisi yok, birşey yapamıyor. Şimdi ben ne yapmalıyım ? İzmir gibi bir şehirde , Ege üniversitesi 5 dakikalık mesafede. Gecenin yarısı , dışarıda bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor. Asla bu terbiyesiz hastayı kabul etmek istemiyorum. Ama terbiyesiz olan hasta değil ki, eşi. Vicdanım elvermiyor, kalkıyor gidiyorum. Hasta bin kere özür diliyor. Üzülüyorum haline. Hastaya lafım yok ama eşine hakkım helal değil, umrunda olduğunu sanmıyorum ama... Peki biz sağlıkçıları kim koruyacak. Her neyse. Bu arada 2. hasta gedi. Sezeryan için hazırlıyorlar. Tahmini 3'e doğru eve gidebilirm. Sabah 8:30'da mesaim başlayacak. Ben bu işi kaç yaşıma kadar yapabileceğim bilmiyorum...Neysa bu gecelik bu kadar...

13 Mart 2009 Cuma



Hem rengine, hem kokusuna vurgunum bu çiçeğin. Ama tadına bakacağım aklıma gelmezdi. Doğru tip kurutulmuş lavantadan elde edilen çay, saçları güçlendiriyormuş. Dr Saraçoğlu' nun sitesinden kargoyla istedim. Gün aşırı içiyorum. Fayda görürsem paylaşırım. Hayırlısıyla inşallah..




12 Mart 2009 Perşembe






RAHİM AĞZI KANSERİ AŞISI




Rahim ağzı kanseri aşı ile önlenebilir tek kanser. HPV denen cinsel yolla bulaşan bir virus tarafından meydana geliyor. Genç kadınlarda görülüyor. İnfeksiyon, kansere dönüşü tetiklemişse hastalığın ortaya çıkması ortalama 10 yıl sürüyor. Kanser meydana gelmişse hastalık hızla ilerliyor . Tedaviye oldukça zor yanıt veriyor. Kısa sürede böbrekleri ve barsakları etkileyerek çok ağrılı ve kötü bir tabloyla ölüme götürüyor. HPV ile tanışmamış bireylerin aşılanması kanseri engelliyor. Aşı 9-26 yaş arası için ruhsatlı. 3 doz uygulama yapılıyor. Sağlık bakanlığı aşıyı ödemiyor, fakat özel sigortaların çoğu ödeme kapsamına aldı. Bir dozu fiatı 248 tl. 3 doz yaklaşık 750 tl gibi ciddi bir masraf getiriyor. Neden bu kadar pahallı ? Yeni bir ilaç , özellikle de bu kadar sansasyonel bir ürünse piyasaya çıktığında ilk 5 yıl ar-ge çalışmaları için harcanan maliyeti finanse etmek için pahallı olur. Genelde 5 yıldan sonra fiatlar düşer. Şahsen ben kızlarım için bekliyorum. Ama evliliğe yakın yaştaysanız yada bu yaşta kızınız varsa inanın ki değer. Sağlıcakla...







Ali Çankarlı çok severek okuduğum ve istifade ettiğim bir pedegog. Yazılarıyla zafer dergisinde tanıştıktan sonra kitaplarını da edindim. Değindiği konular çok yol gösterici. Özellikle blogum için seçtiğim makalesi her ebeveyn tarafından okunmalı.Diğer yazılarına Zafer dergisi'nin internet sitesinden ulaşabilirsiniz.


CİNSEL TACİZ VE İSTİSMAR


Okuyucularımdan sıkça e-mail (elektronik posta) alıyorum. Çocuk eğitimine gösterilen bu ilgi bizi sevindiriyor ve yazma cesareti veriyor. Son günlerde medyada tartışma konusu yapılan ‘çocuk pornosu ve cinsel taciz’ anne babaları iyice korkutmuş. Özellikle büyük şehirlerden yazan anneler, çocuklarını cinsel tacizden nasıl koruyacaklarını soruyorlar. İstanbul’dan yazan bir anne, çocuğunu cinsel taciz konusunda bilgilendirmek istediğini, ancak bunu nasıl yapacağını bilmediğini söylüyor ve kendisine yardımcı olmamızı istiyor. Bir baba, internet kafelerde gençlerin porno içerikli sitelere girdiğini, cd’ler izlediğini, belediyelerin ve ahlâk zabıtasının buraları denetlemesi gerektiğini yazıyor.
Bizimle yüzyüze görüşen öğrenci velilerinden de benzer sorular ve şikayetler geliyor. Medyada öğrencilerine cinsel tacizde bulunan öğretmenlerden bahsedilmesi, anne babalarda ciddi korkulara yol açmış. Bir kız öğrencinin annesi ağlayarak şöyle diyordu: “Evladımızı teslim ettiğimiz öğretmenler de bunu yaparsa, daha kime güveneceğiz?”
Çocuklar üzerinde en az anne baba kadar hakkı bulunan, fedakâr, saygıya lâyık, eli öpülesi binlerce öğretmenin görev aldığı koca bir eğitim camiasında üç-beş ruh hastasının bulunması öğretmenlerimize duyduğumuz güveni sarsmamalıdır. Her konuda olduğu gibi, bu konunun çözümü de yine aile eğitiminden ve terbiyesinden geçiyor. Çocuklarımıza sağlıklı bir cinsel eğitim verir, taciz konusunda bilgilendirir, kendisini nasıl koruyacağını öğretirsek korkmamıza gerek kalmaz. Ancak bunu yapabilmemiz için çocuğumuzla aramızda duygusal bir bağın kurulmuş olması gerekir. Eğer bu duygusal iletişim yoksa, çocuğumuz korkularını, endişelerini, sıkıntılarını bizimle rahatça paylaşmıyorsa; bir cinsel tacizle karşılaştığı zaman gelip bize olayı anlatma cesareti gösteremeyecektir.
Çocuklarıyla konuşup onları bilgilendirmek yerine porno sitelerini filtre eden programlar kullanan, internet kafeyi yasaklayan, evdeki bilgisayardan fax modemi söken anne babalar var. Onlara hak vermemek elde değil. Ancak yasak ve baskı ile böylesine ciddi bir problemin çözülemeyeceğini de hatırlatmadan edemeyeceğiz. Burada önemli olan çocuğun veya gencin sizin zorunuzla değil, kendi iradesi ile pornografiden uzak durması, evindeki bilgisayarı faydalı yönde kullanması.
ÇOCUKLARIMIZI
NASIL BİLGİLENDİRECEĞİZ?
Çocuğun muhtemel cinsel tacizlere karşı kendisini koruyabilmesi için öncelikle sağlıklı bir cinsel bilgiye ihtiyacı vardır. Küçük yaşlarda cinsiyete ait soruları ertelendiği, kınandığı ve suçlandığı takdirde çocuğun zihninde cinsel merakın ayıp birşey olduğu kanaati doğacak, bu merakından dolayı suçluluk duygusuna kapılacak ve soru sormaktan vazgeçecektir. Haya dediğimiz fıtrî (doğal) utanma ile büyüklerin davranış ve sözleri ile telkin ettikleri yapay utanma farklı duygulardır. Kendisini değerli hisseden, insana saygı duyan bir çocuk bu değeri ve saygıyı zedeleyecek bir durumla karşılaştığı, meselâ çıplak görüldüğü zaman rahatsız olur. Bu rahatsızlık, değerini koruma hassasiyetinden kaynaklanan onurlu bir duygudur. Cinsel konularda soru soran bir çocuğa annesi “Ne kadar ayıp, böyle şeyleri sormaktan utanmıyor musun?” dediği zaman ona yaratılışa aykırı bir utanma ve suçluluk duygusu telkin etmiş olur. Çocuğun soruları ya gördüğü veya duyduğu, ancak anlamakta zorluk çektiği cinsel konularla ilgilidir. Eğer sorusunu anlayışla karşılar, söz ve davranışlarımızla memnuniyetsizlik göstermez, detaylara girmeden anlayacağı basit kelimelerle cevap verirsek; hem kafasındaki karışıklığı gidermiş, hem de benzer durumlarda tekrar soru sorma cesareti vermiş oluruz.
Çocuğumuzun cinselliğe ait sorularını cevaplandırırken, bütün vücudumuzun mükemmel yaratıldığını, cinsel organlarımızın da diğer organlarımız kadar gerekli ve değerli olduğunu anlatmalıyız. Cinsel organları sayesinde kızlık, erkeklik, annelik, babalık özellikleri kazanacaklarını bilen çocuklarda özgüven duygusu artar, kendilerini değerli hissederler.
Çocuğumuza cinsel organlarımızın bize özel, bize ait olduğunu, başkaları tarafından görülmesi uygun olmayacağı için örtündüğümüzü öğretmeliyiz. Cinsel bölgelerimize hakaret anlamı taşıyan sözlere küfür dendiğini, kızdığımız kimselere küfür etmememiz, edenleri de uyarmamız gerektiğini anlatmalıyız.
Çocukları cinsel taciz ve istismara karşı korumak için bilgilendirmek yetmez. Bizim de onun adına alacağımız önemli tedbirler var. Çocuğu bilgilendirirken abartmadan ve korkutmadan kaçınmalıyız. Eğer konuyu abartarak anlatırsak insanlara olan güvenini yitirebilir, kendisine gülümseyen veya şefkatle başını okşamak isteyen iyi niyetli birinden bile kuşkulanacak hâle gelir. Cinsel organlarımızın bize ait, özel yerler olduğunu bilen bir çocuğa cinsel tacizi anlatmak kolaydır.
NELER ANLATMALIYIZ?
İstanbul’dan yazan bir anne, “Çocuğumu cinsel tacize karşı korumak için neler anlatacağımı bilmiyorum. Anlatacağım şeylerin onu derinden etkileyeceğini, ruh sağlığını bozacağını düşünüyorum. Böyle düşününce de anlatma cesaretim ve gücüm kalmıyor,” diyor. Annenin bu düşüncesi, konuya yetişkin gözüyle baktığı için, çocuk açısından doğru değildir. Çocuk henüz insanların kötü yanını görmemiştir, kalbi temiz, ruhu berraktır. Bizim kötü tecrübeler yoluyla kazandığımız peşin yargılardan uzaktır. Eğer vereceklerimizi onu korkutmadan ve konunun çirkinliklerine girmeden verebilirsek maksadımıza ulaşmış, onu gelecek tehlikelerden korumuş oluruz.
Korku, o kadar da korkulacak bir duygu değildir. Korku, hayatımızı ve sağlığımızı tehdit eden tehlikelere karşı korunmak için verilmiş gerekli bir duygudur. Bilgilerimiz arttıkça korkularımız da artar. “Cahil cesur olur,” sözü çok yerinde söylenmiş bir sözdür. Cahil adam, olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi kuramadığı için kendisini bekleyen tehlikeleri göremez, olaylara gözü kapalı girer. Bir anlık öfkesine yenik düşen nice insanlar, polis ve mahkeme yoluyla kolayca çözebilecekleri bir meselede cana kıyarak kâtil durumuna düşüyorlar. Yine sağlıklı bir cinsel eğitim almadığı için, nice insanlar var ki, şehvetlerine yenik düşerek gayrimeşru cinsel ilişkiye giriyorlar, yuvaların yıkılmasına, namus ve şereflerinin ayağa düşmesine sebep oluyorlar.
Çocuklarımızı okul öncesi dönemde (4-5 yaşlarında) cinsel taciz konusunda bilgilendirmemiz gerekir. Daha önce hem anlamaları zordur, hem de cinsel taciz riski çok düşüktür. Önce çocuklara cinsel organlarına ancak (temizlik, banyo, çamaşır değiştirmek için) anne ve babanın dokunabileceğini, başkalarının buna hakkı olmadığını anlatmalıyız.
Cinsel taciz ve istismar konusunda çocuğumuza vereceğimiz bilgileri şöyle sıralayabiliriz:
• Eğer başkaları, en yakın akrabalar bile, tenha yerlerde seni sever, okşar ve severken cinsel organlarına dokunursa buna izin verme, koşarak oradan uzaklaş. Başına böyle birşey gelirse, gelip bana anlat. Bu kişi yaptıklarını anlatmaman için seni korkutsa bile gelip bana anlatmalısın. Korkma, biz seni koruruz. “Kimseye söyleme” sözü de normal değildir. Eğer gelip bize anlatmazsan o kişi sana zarar vermeye devam eder.
• Her sevme ve okşama kötü niyetli değildir. Sen akıllı bir çocuksun, bunu anlayabilirsin. Eğer bizi kendi çocuğu gibi seven iyi kalpli insanlardan da şüphe edecek olursak onlara haksızlık etmiş oluruz.
• Çarşıda veya pazarda kaybolursan, yanında çocukları bulunan bir aileden yardım iste, seni polis karakoluna götürmelerini söyle. En yakındaki bir dükkana girip dükkan sahibinden de yardım isteyebilirsin. Dükkana girmeden önce içeride başka insanlar olup olmadığına bak, başka insanlar varsa gir.
• Uzak ve ıssız yerlerde, boş ve terkedilmiş evlerde, inşaatlarda, bodrumlarda oyun oynama. Bu gibi yerlerde yardım alamayacağın için kötü niyetli insanların işi kolaylaşır.
• Tek başına çocuk parklarına gitme. Bir yabancı sana şeker, çikolata gibi şeyler verirse alma. Hemen oradan uzaklaş.
• Kötü niyetli insanlar çocukları kandırmak için yalan hikayeler uydururlar. “Annen/baban seni çağırıyor, gel seni annene/babana götüreceğim,” derler. Onlara aldanıp peşlerinden gitme. Bazıları da yalancıktan yardım isterler. Meselâ, “Köpeğim kayboldu, bulmama yardımcı olur musun, beni şu adrese götürür müsün, şu paketi eve çıkarmama yardım eder misin?” derler.
• Yolda bir araba durur, “Beni şu adrese götürür müsün?” veya “Annen kaza geçirdi hastanede yatıyor, seni yanına götürmemi istedi” derse inanma, arabaya binme, hemen oradan uzaklaş.
• Evde yalnızken başkalarına kapı açma. Biz evde iken bile yabancılara kapıyı açma. Gelen, “Ben tüpçüyüm, ben sütçüyüm, ben tamirciyim” dese bile kapıyı açma.
• Bizden izinsiz arkadaş ve komşu evlerine gitme.
• Okuldan eve gelirken tenha yerlerden geçme, içinde yolcu bulunmayan servise veya dolmuşa binme.
Çocuklar bu anlattıklarınızın hepsini aklında tutamaz. Ara sıra sorular sorarak bilgisini tazeleyebilirsiniz. Meselâ, “Okuldan eve gelirken bir araba yanında dursa, annen kaza geçirdi, hastanede yatıyor, ben doktorum, seni yanına götürmemi istedi dese ne yaparsın?” şeklinde bir soru sorarak cevap vermesini isteyebilirsiniz.
ANNE BABA OLARAK
BİZE DÜŞEN GÖREVLER
Cinsel tacizden ve istismardan korunmayı sadece çocuklardan beklemek problemi çözmeye yetmez. Anne baba olarak bizlerin de alacağı tedbirler ve yerine getirmesi gereken görevler var. Bunları da kısaca şöyle sıralayabiliriz:
• Çocukların okula gidiş-dönüş saatlerini, kimlerle arkadaşlık yaptıklarını, kimlerle nerelere gittiklerini ve ne zaman eve döneceklerini yakından takip etmemiz gerekir.
• Çocuk sapıkları daha çok av mekânı olarak tenha yerleri, çocuk parklarını, oyun ve eğlence salonlarını tercih ederler. Buralarda tek başına dolaşan, kontrolsüz, bilgisiz çocukları avlarına düşürürler. Bu sebeple çocuğun 24 saati anne babanın bilgisi ve kontrolü altında olmalıdır.
• Akrabalarımızdan, komşularımızdan, arkadaşlarımızdan biri veya büyük bir çocuk, çocuğumuza aşırı ilgi gösteriyor, çocuğumuz da bu ilgiden sıkılıyor ve rahatsızlık belirtileri gösteriyor ise sebebini araştırmalıyız.
• Çocuğa verilen hediyelerin nereden ve kimden geldiği araştırılmalı, sebebi bilinmeyen hediyelerden şüphe edilmelidir.
• Çocuğu spor ve müzik gibi özel bir etkinlik kursuna göndermeden önce kurumun ve ders verecek öğretmenin ciddiyeti ve güvenilirliği araştırılmalıdır.
• Çalışan anneler, çocuğunu teslim edeceği bakıcıyı veya kreşi çok iyi araştırmalı, teslim ettikten sonra da takip etmeli, çocuktan bakıcı veya kreş elemanları ile geçirdiği saatlerde neler yaptığı anlattırılmalıdır. Çocuk bakıcıdan korkuyor, onunla beraber olmak istemiyor veya kreşe gitmeyi reddediyorsa sebebi mutlaka araştırılmalıdır.
• Yatılı okullar da riskli alanlardır. Anne babadan uzak kalan çocuklar bütün sevgilerini bir arkadaş veya kendisinden büyük bir çocuk üzerinde yoğunlaştırabilir. Duygularını kontrol etmeyi bilmeyen, anne babası ile sıcak ilişkileri olmayan çocuklar, bu beraberliği sevdiği arkadaşına karşı cinsel istek duyacak kadar ileri götürebilir. Eğer bir çocuğun fazla arkadaşı yoksa, yani sadece bir arkadaşla yetiniyorsa ve her yerde o arkadaşıyla görülüyorsa bu beraberliğin arka planı araştırılmalıdır.
• Çocuğun internet kafelere alışmasına izin verilmemeli, gerekirse kendisine bir bilgisayar alınmalıdır. Bilgisayarda pornografik web sitelerine girmesi cyberpatrol, surfwatch, netnanny, cybersitter programlarından biri kullanılarak önlenebilir.
• Çocuğa hissettirmeden odası ve eşyaları aranmalı, pornografik yayınlar veya cd’ler bulunduğu zaman bunlara el koymadan, çocukla çatışmaya girmeden ve suçlayıcı sözler kullanmadan cinsel duygularını kontrol etmesi öğretilmelidir.
Sevimsiz bir konuyu işlemenin zorluğunu takdir edersiniz. Anne babalar çocuklarını cinsel konularda eğitirken aynı zorluğu yaşadıkları için beni daha iyi anlayacaklardır. Ancak çocuklarımızın ruh sağlığı ve geleceği adına her zorluğa katlanmamız gerekiyor. Bir meseleyi görmezden gelerek veya erteleyerek çözüme ulaştıramayız. Bu konuda iyimser olmanın da bir faydası yoktur. Elimizdeki cinsel taciz ve istismar vak’alarının çoğunda “Bu tür şeyler bizim ailemizde olmaz” diyen fazla iyimser anne babaların çocukları vardır.
Cinsel istismar konusunda en büyük bedeli, ihmalci ve iyimser anne babalar değil, bizzat çocuk ödemektedir. Böyle bir olayla karşılaşan anne babaların çoğu, deşifre olma (dile düşme) utancı ile, polise ve psikiyatra başvurmamakta, acısını kalbine gömerek olayı unutmaya çalışmaktadır. Anne babaların bunu yapmaya hakkı yoktur. İki sebeple hakkı yoktur. Birincisi, burada mağdur olan çocuktur, anne baba çocuk adına fedakârlık yapamaz. Cinsel istismara maruz kalan bir çocuk, istismarcının elinden kurtarılmaz ve psikiyatrik tedavi görmez ise, hasta bir kişilik kazanacak, sağlıklı bir evlilik yapamayacak, büyük ihtimalle alkol ve uyuşturucu batağına saplanacaktır. İkincisi, polise başvurulmaz, istismarcı yaptığının cezasını ödemez ise, eylemine devam edecek, başka çocukları da tuzağına düşürecektir.
Çocukların cinsel tacize maruz kalması toplumun ayıbıdır. Çünkü tacizciler ve istismarcılar bu toplumun içinden çıkmaktadır. Sağlıklı bir nesil yetiştirmek için aileler kadar eğitimciler de üzerine düşeni yapmalı, devlet de onlara yardımcı olmalıdır.

6 Mart 2009 Cuma




Tübitak yayınlarına ailecek bayılıyoruz . Renkli, basımı kaliteli, dolu dolu ve ekonomik. Meraklı minik dergisi iki kızıma da hitap ediyor. Bu sayı da kurbağalar ele alınmış. Sare'nin dönem ödevi kurbağalar ile ilgiliydi. Resimleri işimize yarayacak. Dün hastaneden erken gelince çocuklarla okuduk, bol bol vırakladık, kurbağa partisi yaptık. Tavsiye edrim.